Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi Nedir?
Şüpheden sanık yararlanır ilkesi, ceza hukukunun temel ilkeleri arasında yer alır. En kısa ve anlaşılabilir şekilde şüpheden sanık yararlanır ilkesini; Suçun sanık tarafından işlendiğinin her türlü şüpheden uzak, kesin, inandırıcı ve somut delillerle kanıtlanması gerektiği şeklinde tanımlayabiliriz. Uygulamada sıklıkla verilen beraat kararlarından olan “delil yetersizliğinden beraat” bu ilke doğrultusunda verilen kararlardır.
Şüpheden Sanık Yararlanır İlçesinin Dayanağı
Şüpheden sanık yararlanır ilkesi sadece Türk Ceza Hukukunda kabul görmüş bir ilke değildir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi farklı birçok uluslararası sözleşmelerde de şüpheden sanık yararlanır ilkesi benimsenmiştir. İç hukukumuzdaki en somut dayanağı ise; Anayasamızın 38. Maddesidir.
Gerek Anayasamız, gerekse uluslararası sözleşmeler ile güvence altına alınan bu ilkenin temel dayanağı esasen “masumiyet karinesidir.” Masumiyet karinesine göre sanığın suçluluğu hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlanmasıdır.
Özellikle ceza yargılamalarında maddi gerçeğe ulaşmak suçun sübutuna ilişkin çelişkileri yenmek mahkeme hakiminin görevleri arasında yer alır. Buna karşın özellikle yerel mahkemelerin vermiş oldukları eksik incelemeye dayalı, kanaate dayalı kararlarla karşılaşılmaktadır. Bu durumda şüpheden sanık yararlanır ilkesi Yargıtay kararlarında da bir hassasiyetle durularak gerekçiğinde bozma şeklinde kararlar verilmektedir. Vekil ile takip edilen davalarda şüpheden sanık yararlanır ilkesinin gözetilmesi konusunda vekil avukatlara önemli bir görev düşmektedir. Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi şüpheden sanık yararlanır ilkesi ile masumiyet karinesinin gözetilmesi mahkeme hakiminin temel görevleri arasında yer alır.
Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi ve Beraat Kararları
Ceza hukukumuzda yargılama sonunda verilen beraat kararlarının farklı dayanakları vardır. CMK 223/2 maddesinde yer alan beraat kararlarının gerekçeleri ise genel olarak aşağıdaki gibidir.
- Yüklenin fiilin kanunda suç olarak tanımlanmış olmaması (CMK 223/2-a)
- Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması (CMK 223/2-b)
- Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması (CMK 223/2-c)
- Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda hukuka uygunluk nedenlerinin bulunması (CMK 223/2-d)
- Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması (CMK 223/2-e)
Yukarıda sıralamış olduğumuz beraat gerekçelerinden CMK 223/2-b ile özellikle CMK 223/2-e bentlerinde yer alan beraat nedenleri genellikle şüpheden sanık yararlanır ilkesinin bir sonucudur. Bu ilkeye göre verilen kararlar uygulamada daha çok delil yetersizliğinden beraat kararı olarak nitelendirildiğinden bu kavram üzerinde durulması büyük ölçüde şüpheden sanık yararlanır ilkesi ile birbiri ile bağlantılı olan masumiyet karinesinin anlaşılmasını daha kolay kılacaktır.
Delil Yetersizliğinden Beraat Kararı
CMK 223/2-e maddesinde yer alan; “Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması” delil yetersizliğinden beraat kararı olarak bilinir. Ceza yargılamalarının sonucunda verilen beraat kararlarının büyük çoğunluğu delil yetersizliğinden verilen beraatları oluşturmaktadır. Tıpkı şüpheden sanık yararlanır ilkesinde olduğu gibi sanığın cezalandırılmasında elde edilen delillerin herhangi bir şüpheli ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde olması gerekmektedir. Aksi halde yerel mahkeme tarafından beraat kararı verilebileceği gibi bu tür kesinlik arz etmeyen delillere dayanılarak verilecek mahkûmiyet kararları yüksek yargı organlarınca bozma nedeni yapılabilmektedir.
Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesinin Uygulandığı Diğer Durumlar
Şüpheden sanık yararlanır ilkesi sadece ceza hukukunun hakim olduğu ilkelerden değildir. Ayrıca uyuşmazlığın konusuna göre; Hukuk mahkemelerinde veya İdare Hukuku alanında da gerektiğinde masumiyet karinesi dikkate alınarak kararlar verilir. Ancak en yoğun uygulama alanı ceza hukukudur.
CMK 223/2-b Maddesi Gereğince Beraat Kararı
CMK 223/2-b maddesi; Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması halinde verilen beraat kararlarıdır. He ne kadar herhangi bir suçun sanık tarafından işlenmediğinin anlaşılması derhal beraat kararı gerektirse de; Özellikle bazı suçlarda suçun nitelikli halleri daha ağır cezayı gerektirir.
Bu durumda suçun temel şeklinin sanık tarafından işlendiği yönünde yeterli delil olabilir. Ancak suçun nitelikli halinin gerçekleştiğine dair yeterli delil elde edilememesi durumunda yine şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği sanık hakkında daha ağır cezayı gerektiren haller uygulanamayacaktır.
Masumiyet Karinesi
Şüpheden sanık yararlanır ilkesinin doğrudan ilişkisi içerisinde olan bir başka kavram ise masumiyet karinesidir. Nasıl ki, şüpheden sanık yararlanır ilkesi ile somut delillere dayandırılmaksızın kimsenin suçlu olduğu sonucuna varılamayacağı gibi masumiyet karinesine göre de kişinin üzerine atılı suçlamadan dolayı hakkında kesinleşmiş bir hüküm bulunmadıkça suçla olduğu kabul edilememektedir. Dolayısıyla şüpheden sanık yararlanır ilkesinin ihlal edilmesi aynı zamanda masumiyet karinesinin de ihlal edildiği sonucunu doğurabilecektir.
Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi Anayasada Var Mı?
Anayasamızda doğrudan şüpheden sanık yararlanır şeklinde bir düzenleme yoktur. Ancak yukarıda belirtmiş olduğumuz masumiyet karinesi açık bir şekilde Anayasamızda yer alır. Masumiyet karinesi ayrıca şüpheden sanık yararlanır ilkesinin de bur sonucudur.
Anayasamızda yer alan suç ve cezalara ilişkin esasların düzenlendiği 38. Maddesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde ceza hukukunun temel ilkelerinden olan şüpheden sanık yararlanır ilkesinin Anayasamızda yer aldığını söylemek yanlış olmayacaktır.
Masumiyet karinesi ile güvence altına alınan şüpheden sanık yararlanır ilkesi ayrıca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile de korunur. Ülkemizin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/3 maddesinde masumiyet karinesi yer almaktadır. Anayasamızın 90/son maddesine göre;
“Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.”
Görüldüğü gibi masumiyet karinesi ve dolayısıyla şüpheden sanık yararlanır ilkesi sadece Anayasamız ile koruma altına alınmakla yetinilmemiş ayrıca uluslar arası sözleşme ve antlaşmalarla da desteklenmiştir.
Şüpheli Suçu Kabul Etmezse Ne Olur?
Şüphelinin veya sanığın üzerine atılı suçu kabul etmemesi halinde mevcut delillerin yeterli olması halinde, soruşturma aşamasında şüpheli hakkında iddianame düzenlenerek kamu davası açılır. Aksi halde kamu davası açmaya yeterli delil bulunmaması durumunda takipsizlik kararı olarak da bilinen, “Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar” verilir.
Şüpheli, daha çok soruşturma aşamasında hakkında suç isnadı bulunan kişi şeklinde tabir edilir. Sanık ise yargılama aşamasında kullanılan bir terimdir. Sanığın suçu kabul etmemesi halinde de yine benzer hukuki sonuçları doğuran beraat kararı verilir. Her iki durumda da baskın olan hukuki kural şüpheden sanık yararlanır ilkesidir.
Yeterli Şüphe İle Ceza Verilir Mi?
Yeterli şüphe kavramı daha çok soruşturma aşamasında kullanılan bir hukuki terimdir. Şüphelinin üzerine atılı suçu işlediği konusunda yeterli şüpheli oluşması halinde hakkında kamu davası açılır. Ancak yargılama yani kovuşturma aşamasında “yeterli şüphe” sanığın cezalandırılmasında bir ölçüt değildir.
Yukarıda detaylandırdığımız şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince sanığın cezalandırılması için sadece şüphe yeterli olmayıp, bu şüphelinin somut delillerle tam olarak ortaya konulması gerekir.
Sonuç olarak yeterli şüphe ile şüpheli hakkında kamu davası açılması mümkün iken sadece “şüphe” üzerine sanık hakkında cezai hüküm kurulması açıkça şüpheden sanık yararlanır ilkesinin ihlal edildiği sonucunu doğuracaktır.
Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi Hakkında Sık Sorulan Sorular
Şüpheden Sanık Yararlanır Ne Demek?
Şüpheden sanık yararlanır demek ceza soruşturmalarında veya yargılamalarında somut deliller olmaksızın sadece şüpheye dayalı olarak ilgilinin üzerine atılı suçu işlediği yönünde hüküm kurulamayacağını ifade eder. Sanığın lehine olan bir durum olduğu için daha çok şüpheden sanık yararlanır olarak da ifade edilir. Bu kurala aykırı şekilde verilen kararlar da yine yukarıda açıkladığımız gibi şüpheden sanık yararlanır ilkesine aykırılık teşkil edecektir.
İn Dubio Pro Reo İlkesi Nedir?
İn Dubio Pro Reo ilkesi şüpheden sanık yararlanır ilkesinin Latince karşılığıdır. Hemen hemen bütün dünya ülkelerinde masumiyet ve şüpheden sanık yararlanır ilkesi geçerli olduğundan dolayı sık sık farklı yabancı cümleler ile de bu kavram açıklanabilmektedir. Yani İn Dubio Pro Reo ilkesi ile şüpheden sanık yararlanır ilkesi aynı anlama gelmektedir.
Sanık Suçsuz Olduğunu İspatlamak Zorunda Mıdır?
Ceza soruşturmalarında veya ceza yargılamalarında sanık genellikle ikrar dışındaki durumlar haricinde suçsuz olduğunu iddia eder. Bunun için gerek soruşturma aşamasında gerekse yargılama aşamasında lehine olan delilleri ilgili yargı birimine sunmakta beyan etmekte serbesttir. Ancak buradan sanığın suçsuz olduğunu ispatlamak zorunda olduğu sonucu çıkarılamaz. Yargı birimleri özellikle Cumhuriyet Savcısı sanık aleyhine olan delilleri toplamakla yükümlü olduğu gibi sanığın lehine olan delilleri de toplamakla yükümlüdür. Buna karşın sanığın suçsuz olduğunu ispatlamak gibi zorunluluğu yoktur. Gerektiğinde suçunu da yargı birimleri önünde ikrar edebilecektir.
Yeterli Delil Yoksa Ne Olur?
Yeterli delil yoksa genellikle soruşturma aşamasında şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilir. Ayrıca yeterli delil olmadığının yargılama aşamasında ortaya konulması halinde sanık hakkında beraat kararı verilir. Yeterli delil olmadan sanık hakkında cezalandırma yoluna gidilmesi ise yukarıda detaylarını paylaştığımız şüpheden sanık yararlanır ilkesine aykırılık teşkil edecektir.
Yeterli Şüphe İle Ceza Verilir Mi?
Yeterli şüphe ile ceza verilmesi çoğu zaman şüpheden sanık yararlanır ilkesine aykırılık teşkil edecektir. Ancak soruşturma aşamasında yeterli şüphenin var olması halinde şüpheli hakkında kamu davası açılabilecektir. Şüpheli hakkında kamu davası açılması kesin olarak suçlu olduğu sonucunu doğurmayacağından yeterli şüphe bulunması durumunda kamu davası açılır. Buna karşın sadece yeterli şüphenin varlığı somut deliller ile desteklenmediği sürece ceza verilmesi kural olarak mümkün değildir. Buna aykırılık teşkil edecek kararlar yüksek mahkemelerin bozma kararlarına konu olabilecektir.
Şüpheli Hangi Durumda Sanık Olur?
Şüpheli daha çok soruşturma aşamasında kullanılan bir hukuki terimdir. Şüpheli hakkında Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan soruşturma sonunda kamu davası açmaya yeterli şüphe bulunması ve bu konuda yeterli delil elde edilmesi halinde kamu davası açılır. Cumhuriyet Savcısının düzenlemiş olduğu iddianamenin görevli ve yetkili mahkeme tarafından kabul edilmesi durumunda daha önce şüpheli olarak anılan kişi sanık olarak anılmaya başlayacaktır.
Sanık Dosya İnceleyebilir Mi?
Sanığın en temel haklarından birisi de savunma hakkıdır. Soruşturma aşamasında üzerine atılı suçlamanın detaylarını bilmek de sanığın hakkıdır. Dolayısıyla üzerine atılı suçlamaların ne tür delillere dayandırıldığı konusunda bilgi sahibi olması da sanığın bir hakkıdır. Tüm bu haklarından yararlanabilmek için hakkındaki soruşturma dosyası veya dava dosyasını incelemesi gerekir. Bu nedenle sanığın hakkındaki soruşturma dosyasını veya dava dosyasını incelemesinin önünde hukuki bir engel yoktur.
Kanıt Olmadan Şikayet Edilir Mi?
Kanıt olmadan kişinin şikayet hakkını kullanması mümkündür. Müştekinin yani şikayetçinin iddiaları doğrultusunda Cumhuriyet Savcısı tarafından zaten gerekli delil araştırması yapılacaktır. Ancak şikayetçinin şikayet hakkını kullandığı sırada elinde bulunan suça ilişkin mevcut delilerin Cumhuriyet Savcılığı tarafı ile paylaşması soruşturmanın daha hızlı ve sağlıklı ilerlemesini sağlayacaktır. Ayrıca bazı delillerin doğrudan şikayetçi tarafından kurum ve kuruluşlardan talep edilmesi mümkün olamayabilmektedir. Yargı birimleri ile paylaşılacak ve delil olabilecek bu tür belgeler soruşturma veya yargılama aşamasında talep edilebilir. Bu nedenle kanıt olmadan şikayet hakkını kullanılması mümkün değildir. Ancak yukarıda detaylarını paylaştığımız şüpheden sanık yararlanır ilkesi doğrultusunda yeterli ve somut delil bulunmaması halinde sanık hakkında beraat kararı verilmesi kuvvetle muhtemeldir.
Somut Delil Olmadan Dava Açılır Mı?
Somut delil en kısa tanımı ile 5 duyu organımız ile algılayabildiğimiz delillerdir. Ceza hukukunda genellikle delillerin sanığın cezalandırılması için yeterli olup olmadığı konusunda yargılama aşamasında karar verilir. Bazı soyut delillerin değerlendirilmesi de Mahkeme hakimine bırakılır. Bu nedenle somut delil olmadan dava açılabilir. Ancak bu deliller tekrar yargılama aşamasında ceza vermeye yeterli olup olmadığı konusunda değerlendirilecektir.
Somut Delil Olmadan Hüküm Kurulur Mu?
Somut delil olmadan çoğu zaman yerel mahkemelerce hüküm kurulmaz. Ancak şüpheden sanık yararlanır ilkesinin bir sonucu olan bu kavrama aykırı şekilde verilen kararlar da gerektiğinde yüksek mahkeme tarafından bozma kararlarına konu olabilecektir. Ancak kural olarak somut delilere ulaşılmaksızın ceza verme yoluna gidilemez. Aksi durum şüpheden sanık yararlanır ilkesine aykırılık teşkil edecektir.
Sanığın Yokluğunda Ceza Verilir Mi?
Sanığın mahkemede savunması alındıktan sonra yokluğunda karar verilebilir. Hatta bazı durumlarda kovuşturmanın sürüncemede kalmaması ve sanığın firar durumda olması hallerinde mevcut delillerin ceza hükmü kurmaya yeter görülmesi halinde dahi savunma alınmadan hüküm kurulduğu görülmektedir. Ancak öncelikle sanığın bilinen adreslerinden araştırılması, bulunamaması halinde hakkında yakalama kararı çıkarılması gerekir. Makul bir süre sonunda sanık hala mahkemede hazır edilememiş ise yokluğunda karar verilmesi mümkün olabilecektir.
Şüpheli İfadesi Delil Midir?
Ceza yargılamaları ve ceza soruşturmalarında müşteki, şikayetçi, mağdur, tanık ve sanık ifadeleri her birisi birer delil niteliğindedir. Müşteki, şikayetçi, katılan veya mağdurun ifadeleri daha çok sanığın aleyhine delil olarak nitelendirilirken, sanığın suçu ikrar beyanları haricindeki ifadesi kendi aleyhine delil olarak nitelendirilir.
Savcı Beraat İsterse Hakim Ceza Verir Mi?
Suçun sübuta erip ermediği, konusunda Cumhuriyet Savcısı veya hakim her zaman aynı görüşte olmayabilir. İddia makamı olarak yargılamada yer alan Cumhuriyet Savcısı gerek gördüğünde sanığın beraatini isteyebileceği gibi, üzerine atılı suçlamadan dolayı cezalandırılmasını da talep edebilir. Bu durumda hakimin Cumhuriyet Savcısının mütalaasına bağlı kalmak gibi bir zorunluluğu yoktur. Bu nedenle savcı beraat isterse hakim delillerin yeterli olduğunu düşündüğünde ceza vermesi mümkündür. Ancak bu kararın yukarıda izah etmiş olduğumuz şüpheden sanık yararlanır ilkesine aykırı olmaması gerekir.
Suçu İspatlanana Kadar Herkes Masumdur Ne Demek?
Suçu ispatlanana kadar herkes masumdur demek; Ceza hukukunun temel ilkeleri arasında yer alan “masumiyet karinesidir.” Şüpheden sanık yararlanır ilkesi ise masumiyet karinesinin bir sonucudur. Ceza mahkemelerinde, sanık hakkında verilen hükmün kesinleşmesine kadar herkes masumiyet karinesinden faydalanır. Örneğin Ağır Ceza Mahkemesi tarafından sanık hakkında kurulan 10 yıl hapis cezası sanık veya vekili tarafından temyiz edilmesi durumunda da hüküm kurulmuş olsa dahi bu hüküm henüz kesinleşmemiş olması nedeniyle sanık masumiyet karinesinden faydalanır ve kesin suçlu olarak nitelendirilemez.
Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi Yargıtay Kararı
“İstanbul 12. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 12/04/2018 tarih, 2017/140 (E) ve 2018/339 ( K). sayılı hükmüne karşı istinaf yoluna başvurulmakla, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşülürek, istinaf başvurusunun reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçilmiş, dosyanın incelenmesi için üye ataması yapılmış,isnat edilen suçun unsurları yönünden mali bilirkişi raporu alınmaksızın sadece imza incelemesi yapılarak karar verilmesi nedeniyle duruşma hazırlığı kararı verilerek duruşma günü belirlenmiş olup yapılan yargılama sonunda;
Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin yargılama sonucunda oluşan inanç ve takdirine, dairemiz tarafından yapılan yargılamada toplanan hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak görülen delillere göre Sanığa yükletilen eylemin sanık tarafından işlendiği hususu şüphede kaldığı, Mahkemenin kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı,delillerde ve işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığı anlaşılarak İstinaf başvurusunda bulunan katılan vekilinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla istinaf başvurusunun reddine ilişkin aşağıdaki karar verilmiştir.”