Tefecilik Suçu ve Cezası TCK 241
Tefecilik suçu, kişinin kazanç elde etmek maksadı ile ödünç para verme şeklinde gerçekleşir. TCK 241 maddesinde düzenlenen tefecilik suçu ve cezası, ekonomi, sanayi ve ticarete ilişkin suçlar kapsamındadır. Özellikle örgütlü tefecilik suçu oluşması halinde failler hakkında ciddi cezai yaptırımlar öngörülmüştür.
Günümüz koşullarında pos tefeciliği, senet kırdırma, çek kırdırma veya kredi kartı tefeciliği gibi farklı görünüş biçimleri olan bir çeşit seçimlik hareketli suçtur. Tüm bu seçimlik hareketlerin ortak özelliği ise failin ekonomik kazanç elde etme amacı ile hareket etmesidir.
Tefecilik Suçu Cezası
TCK 241/1; Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve beş yüz günden beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
TCK 241/2; Suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır.
Bunun dışında tefecilik suçunun tüzel kişilik faaliyetleri kapsamında işlenmesi durumunda TCK 60 maddesi gereğince tüzel kişilikler hakkında güvenlik tedbirleri uygulanır.
Tefecilik Suçu Nedir?
Önceleri nakit para verme şeklinde gerçekleşen tefecilik suçu gelişen teknoloji doğrultusunda daha çok pos tefeciliği ve kredi kartı tefeciliği şeklinde gerçekleşmektedir.
Tüm bu seçimlik hareketlerde ekonomik kazanç sağlamak amacı ile faiz karşılığı ödünç para vermek amacı bulunsa da pos tefeciliği veya kredi kartı tefeciliğinin varlığından söz edebilmek için bir takım unsurların birlikte yer alması gerekir. Bu nedenle bu seçimlik hareketlere göre konunun irdelenmesi daha anlaşılabilir olacaktır.
Borç Para Vermek Şeklinde Tefecilik Suçu
Yukarıda tefecilik suçu unsurları başlığında belirtmiş olduğumuz kriterlere uygun şekildeki her türlü nakit borç para verme işlemi tefecilik olarak değerlendirilir.
Pos ve Kredi Kartı Tefeciliği Suçu
Yerel mahkemeler ile Yargıtay kararları dikkate alındığında ve tefecilik suçunun failinin iradi hareketlerine bağlı olarak TCK 241 maddesinde belirtilen tefecilik suçu pos tefeciliği veya kredi kartı tefeciliği şeklinde de gerçekleşebilmektedir.
Burada yargı birimlerinin benimsemiş olduğu ortak görüş, pos cihazının amacı dışında kullanılmasıdır. Diğer bir ifade ile işletmelerden yapılan alışveriş karşılığı banka veya kredi kartı kullanılarak yapılan ödeme işlemlerinin gerçek iradeyi yansıtmamasıdır. Çoğunlukla pos makinesinden çekilen miktarın çok altında bir tutar kart sahibine nakit olarak ödenmektedir. Örneğin 20.000 TL’lik bir alışveriş yapılmamış olmasına rağmen işletmeye ait pos cihazından 20.000 TL çekim yapılarak kart sahibine 10.000 TL gibi daha düşük bir miktarda değerin nakit olarak ödenmesi tefecilik suçuna konu olabilecektir.
Tefecilik Suçu Yargıtay Kararları (Pos Tefeciliği Suçu)
“Suburcu Vergi Dairesi mükellefi olan ve cep telefonu, telefon aksesuarı, kontör satışı faaliyetinde bulunan sanığın, 2010, 2011 ve 2012 takvim yıllarında kredi kartı sahiplerinin nakit ihtiyacını karşılamak ya da borçlarının ötelenmesini sağlamak amacıyla POS tefeciliği yaptığı ve kontör satışı yapmış gibi sahte gider belgeleri düzenlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; Mahkemece, alınan bilirkişi raporu, vergi tekniği ve vergi suçu raporları ile tüm dosya kapsamına göre atılı suçun işlendiği sabit kabul edilerek sanık hakkında temyize konu mahkumiyet hükmü kurulmuştur.
IV. GEREKÇE
Sanık hakkında düzenlenen vergi tekniği raporu incelendiğinde; çeşitli bankalara ait POS cihazlarından POS çekimlerinin yapıldığı, en son 2012 ekim ayında pos hareketi olduğunun tespit edildiği bu suretle suç tarihinin en aleyhe kabulle 31.10.2012 olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
1.5271 sayılı Kanun’un 217 nci maddesi uyarınca duruşmadan edindiği kanaate göre delilleri değerlendirip yüklenen suçun sübutu yönünden vicdani kanıya ulaşan Mahkemenin kabulünde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2.Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Gaziantep 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.09.2022 tarihli ve 2022/863 Esas, 2022/429 Karar sayılı kararında sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle ONANMASINA…”
Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 25.04.2024 tarih 2023/1530 esas 2024/5549 sayılı kararı
Çek / Senet Kırdırma Şeklinde Tefecilik Suçu
Suçun bir başka işleniş biçimi de çek kırdırma veya senet kırdırma şeklinde gerçekleşen tefecilik suçudur. Pos tefeciliğinde olduğu gibi çek kırdırma veya senet kırdırma durumunda da fail çek veya senetteki bedelden daha düşük bir miktarı ilgiliye nakit olarak ödemesi şeklinde gerçekleşir. Özellikle öğretide çek veya senet kırdırmanın tefecilik suçu kapsamı içerisinde yer alıp almayacağı konusunda tartışmalar yer almakta ise de; Yargıtay, Bölge Adliye Mahkemeleri ile yerel mahkemelerin ortak görüşü çek kırdırmak suretiyle tefecilik ve senet kırdırmak suretiyle tefecilik suçunun oluşabileceği yönündedir.
Tefecilik Suçu Yargıtay Kararları (Çek Kırdırmak Suretiyle Tefecilik)
“Sanığın 2008-2009 yıllarında ticari faaliyeti bulunmamasına rağmen yüksek miktarda çek tahsilatı yaptığı ve faiz elde ettiği (çek kırdırma diye tabir edilen eylemleri gerçekleştirdiği) iddiasıyla açılan kamu davasında mahkemenin yeterli delil elde edilemediği gerekçesiyle beraat kararı verdiği iş bu dosyada,
Mahkemenin Vergi Tekniği Raporunda ifadesine başvurulan 16 tanıktan 8’inin suça konu çekleri sanık veya aracı finansman şirkete vererek kırdırdıklarını beyan ettiği ve UYAP kayıtlarından, sanığın karşılıksız çek, resmi belgede sahtecilik suçlarından açılan bir çok dosyada müşteki sıfatıyla yer aldığının ve bu dosyalardaki ifadelerde de sanığın çek kırdırdığına ilişkin beyanların yer aldığının anlaşılması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi bakımından;
Bahsedilen şekilde ifade veren tanıkların dinlenmesi ve sanığın müşteki sıfatıyla yer aldığı söz konusu dosyalar getirtilip incelenmesi, sanığın çalıştığı … ve … Finans Danışmanlık Şirketlerinin yetkililerinin tespiti ve sanığın bu şirketlerde çalışıp çalışmadığının belirlenmesine yönelik olarak şirket yetkilisi ve çalışanlarının tanık olarak beyanlarına başvurulması ve sanığın bu iş yerlerinde sigorta kaydının bulunup bulunmadığının belirlenmesinden sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Kabule göre de;
Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin, suça konu eylemlerin gerçekleştiği 2008-2009 yılı olarak gösterilmemesi;
Yasaya aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.06.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.”
Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 2020/1723 esas 2020/194 karar ve 02.06.2020 tarihli kararı
Örgütlü Tefecilik Suçu
Örgütlü tefecilik suçu, herhangi bir örgütün faaliyetleri kapsamında işlenmesi durumunda söz konusudur. Bu durumda TCK 241/2 maddesi uyarınca fail ve failler hakkında verilecek olan ceza 1 kat oranında arttırılmaktadır. Görüldüğü gibi suçun örgüt faaliyetleri kapsamında işlendiğinin tespit edilmesi sanıklar hakkında verilecek olan cezalarda ciddi bir artırım nedeni olarak karşımıza çıkar. Bu nende yapılan soruşturma ve kovuşturma sırasında örgüt faaliyetlerinin tam olarak delillendirilmesi suçun sübuta erip ermediği konusunda belirleyici bir unsurdur.
Tefecilik Suçu ile Korunan Hukuki Değer
Ekonomik faaliyetler belirli kurallar çerçevesinde yürütülür. Bu kurallara aykırılık Ceza Hukuku açısından veya diğer özel yasalar gereği suç teşkil edecek filler arasında yer alabilmektedir.
Kural olarak kredi ve finans kuruluşlarının bu konuda yapmış olduğu faaliyetler de Türk Ticaret Kanunu veya Bankacılık kanununa göre yürütülmesi gerekir. Banka ve finans kuruluşlarının kredi tahsisleri belirli faiz oranları dahilinde kamu otoritesinin denetim ve kontrolleri içerisinde gerçekleşir. Bu kuruluşların yapmış oldukları kazançlar ise vergilendirilerek istihdamın sürekliliği sağlanır. Bu kurallar haricinde yapılacak bir kredi tahsisi ekonomik kayıplara yol açabilecektir. Bu nedenle tefecilik suçu ile korunan hukuki değer öncelikle kamu ekonomisidir. Bu kurallara aykırılık ayrıca kamu düzeninin bozulmasına sebebiyet vereceğinden ayrıca kamu düzeni de TCK 241 maddesi ile koruma altına alınmaya çalışılmıştır.
Doktrinde zaman zaman tartışmalara neden olsa da TCK 241 maddesi ile kişilerin mal varlıkları da koruma altına alınmaya çalışılmıştır. Banka veya finans kuruluşlarından içinde bulundukları ekonomik nedenlerden ötürü kredi kullanamayan veya başkaca bir nedene bağlı olarak ağır koşullar altında faiz ile para almak kişileri daha büyük ekonomik zorlukların içerisine sürükleyeceği aşikardır. Bu nedenle kanımızca kısmen de olsa tefecilik suçu ile kişilerin malvarlıkları koruma altına alındığını söyleyebiliriz.
Tefecilik Suçu Unsurları
Tefecilik Suçunun Faili
TCK 241 ve devamı maddelerinde fail veya failleri ayırıcı bir özellikten söz edilmemiştir. Bu nedenle suçun faili herkes olabilecektir. Tefeciden para almak suç mudur şeklinde sorular sıklıkla tarafımıza yöneltilmektedir. Türk Ceza Kanunun 241 ve devamı maddelerinde ya da ceza kanunumuz ile diğer özel yasalarda tefeciden para almak şeklinde bir suç tanımlaması yapılmamıştır. Bu nedenle tefecilik suçlarının çok failli bir suç olduğunu söyleyemeyiz.
Tefecilik Suçunun Mağduru
Tefecilik suçu ile korunan hukuki değer başlığımızda da değindiğimiz gibi ekonomik istikrarın aleyhine olabilecek her türlü fiilin mağduru bu ekonomik faaliyetlerden yararı bulunan herkes olabilecektir. TCK 241 maddesinin “topluma karşı suçlar” bölümünde yer alması da bunun dolaylı bir göstergesidir. Ancak sözünü ettiğimiz bu mağdurluğun dar anlamda bir mağdurluk olduğunu hatırlatmakta fayda görüyoruz.
Suçun asıl mağdurun tefeciden faiz karşılığı borç karşılığı para alan kişiler olduğu yönünde, görüşler bulunsa da mağdurun iradi davranışlarla faiz karşılığı borç para alması, suçun şikayete tabi suçlar arasında yer almaması durumları gözetildiğinde, tefeciden borç para alan kişinin suçun mağduru olamayacağı görüşü ağır basmaktadır.
Kural olarak kamu idaresi veya devlet herhangi bir suçun mağduru konumunda olmayıp, suçtan zarar gören konumunda yer alır. Tefecilik suçu Yargıtay kararları da tam olarak bir görüş birliğine varmış değildir. Bir takım kararlarında tefeciden para alan kişiyi mağdur olarak nitelendirirken, bazı kararlarında suçtan zarar gören olarak nitelendirmektedir.
Tefecilik Suçunun Konusu
Tefecilik suçunun konusu ekonomik kazanç sağlamak amacı ile verilen ödünç paradır. Suçun konusunu faiz karşılığı verilen borç para oluşturur. Bu durumda son yıllarda sıkça karşılaşılan pos tefeciliği ve kredi kartı tefeciliğinin TCK 241 maddesi kapsamında değerlendirilip, değerlendirilemeyeceğidir.
Suçun konusu faiz ile verilen borç para oluşturması nedeniyle borç olarak verilen paranın iade şeklinin bir önemi bulunmamaktadır. Bu nedenle pos tefeciliği veya kredi kartı tefeciği de TCK 241 maddesi kapsamında değerlendirilen fiillerdir.
Tefecilik Nedir?
Ceza kanunumuzda hangi fiil ve hareketlerin tefecilik suçunu oluşturacağı konusunda detaylı bir açıklama yapılmamıştır. Ancak buna rağmen yürürlükten kaldırılmış olsa da 90 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile tefeciliğin tanımı yapılmıştır. Buna göre;
“Bu Kanun Hükmünde Kararname uyarınca ikrazatçılık yapmak üzere izin alınmadan, faiz veya her ne ad altında olursa olsun, bir ivaz karşılığı veya ipotek almak suretiyle, ödünç para verme işlemlerinin yapılması veya bu işlerin meslek haline getirilmesi ve Kanun Hükmünde Kararname uyarınca alınan ikrazatçılık izninin iptal edilmesine rağmen ödünç para verme işlerine devam edilmesi hali tefecilik olarak sayılmıştır.”
Tefecilik Suçu Unsurları
Yukarıda yapmış olduğumuz bilgilendirmeler ve tefecilik suçu Yargıtay kararları ışığında suçun unsurlarını genel hatları ile aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.
- Borç paranın kazanç elde etmek amacı ile verilmesi
- Fahiş bir faiz oranının belirlenmesi
- Bir vadeye bağlı olması
- Bunların sistematik şekilde devam edilerek meslek haline getirilmiş olması
Tefecilik Suçu Yargıtay Kararları (Tefecilik Suçunun Unsurları)
“Adana CBS 10/03/2016 tarih 2015/7308 soruşturma numarası ile katılan K2’in tefecilik iddiası ile sanıkların tefecilik yapmak suçundan cezalandırılması amacıyla bir iddianame düzenlediği, Hatay 6. Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama neticesinde sanık K4’ın tefecilik yapmak suçundan mahkumiyetine sanık K3’ın ise beraatine karar verildiği, katılan Hazine vekilinin sanık K3’ın beraatine ve vekalet ücretine hükmedilmemesi yönelik, sanık K4 müdafiinin sanık K4’ın mahkumiyetine yönelik kararın istinaf etmesiyle dosya dairemize gelmekle toplanan deliller, icra dosyaları, sanık savunmaları, Hatay 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/384 esas 2014/301 karar sayılı dosyası, Dairemizde oluşan vicdani kanaat ve tüm dosya kapsamından;
5237 sayılı TCK’nın 241 maddesinde kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişinin tefecilik suçunu işlemiş olacağı şeklinde tefecilik suçu tanımlandığı, bu suçun oluşabilmesi için sanığın yalnızca bir kişiye kazanç elde etmek amacıyla ödünç para vermesine yeterli olup bu işi meslek haline dönüştürüp dönüştürmemesinin bir öneminin bulunmadığı bu nedenle suçun temadi özelliğinden ve birden fazla kişiye ödünç para verilmesini tek suç oluşturduğundan bahsedilmeyeceği,
Bu halde suçun zincirleme olarak işlenmesinin olanaklı görüleceğinden yerel mahkeme gerekçesinde açıkladığı üzere, katılanın öğretmen olarak görev yaptığı, parasal sıkıntıya girmesi nedeniyle sanık K3’tan 2000 TL para aldığı, karşılığında sanık K3’ın senet imzalayıp verdiği, daha sonra 3000 TL’ye daha ihtiyacı olması nedeniyle sanık K3’tan tekrar para istediği, sanık K3’ın parası olmaması nedeniyle katılanı kardeşi sanık K4’a yönlendirdiği, katılanın sanık K4’tan 5000 TL aylık %5 faiz ile para aldığı,
Ayrıca sanık K4’nın katılan boş bir senet imzalattığı sanık K4 ayrıca sanık K3’ye verdiği senedinde kendisinde kalacağını söylediği katılanın buna itiraz etmediği, katılanın her ay düzenli olarak faizi katılana teslim ettiği katılanın bu şekilde aldığı ana paranın faizini ay ay ödemesine rağmen sanık K4 katılanı icraya verdiği katılanın maaşına haciz konduğu katılan haczi kaldırabilmek için 40000’e yakın para ödediği katılan beyanının tanıkların anlatımlarıyla doğrulandığı anlaşıldığından sanık K4’ın katılan ile arasında bir akrabalık veya ticari ilişki olmamasına rağmen katılana faizle borç vermesi ve sonrasında katılandan aldığı senedin icraya vermesi eyleminin tefecilik suçunu maddi ve manevi unsurlarının oluşturduğu toplanan tüm delillerden sanığın bu suçu işlediği,
Mahkemenin sübuta yönelik kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı, Hatay 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/384 esas 2014/301 karar sayılı dosyasının mağdurlarının farklı olmasına rağmen sanığının yine sanık K4 olduğu yukarıda belirtildiği üzere tefecilik suçunu zincirleme şekilde işlenebileceği sanık K4’nın yakın dönemlerde birden fazla kişiye kazanç elde etmek amacıyla ödünç para verdiği sanık K4’nın eyleminin zincirleme suç kapsamında değerlendirilmesi gerektiği arada hukuki kesintinin gerçekleşmediği ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasına yönelik yerel mahkeme kararının isabetli olduğu anlaşılmakla sanık K4’ın mahkumiyetine yönelik yapılan istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.
Sanık K3 hakkında katılanın beyanında açıkça sanık K3’nin katılana faiz ile para vermediğini belirtmesi sebebiyle sanık K3’nin tefecilik yaptığına ilişkin kesin somut tartışmasız her türlü şüpheden uzak kesin deliller elde edilmediğinden yerel mahkemenin sanık K3’ın beraatine ilişkin değerlendirilmesinin yerinde olduğu anlaşılmakla sanık K3 hakkında verilen beraat kararına ilişkin istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.
Sanık K4’ın tefecilik eylemi nedeniyle vergi gelirinden mahrum kalanın hazine olduğu yerel mahkemede davaya katıldığı ancak vekalet ücretine hükmedilmediği anlaşılmakla bu yöndeki istinaf talebi kabul edilerek vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısım aşağıda şekilde eklenerek istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.”
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 16.9.2020 tarih, 2020/2552 esas ve 2020/1126 sayılı kararı
Tefecilik Suçunun Özel Görünüş Biçimleri
Tefecilik Suçuna Teşebbüs
Tefecilik suçu unsurları arasında failin amacı olan ekonomik kazancın elde edilmesi gerektiği yer alır. Bu nedenle tefecilik suçuna iştirak uygulamada sık karşılaşılan bir durum değildir.
Buna karşın taraflar arasında pos tefeciliği, senet ve çek kırma, nakit para teslimi veya kredi kartı tefeciliği yönünde bir anlaşma sağlanmasına rağmen failin elinde olmayan nedenlerden ötürü para tesliminin gerçekleşmemesi durumunda teşebbüs hükümlerinin uygulanması mümkündür.
Tefecilik Suçuna İştirak
Tefeciden para almanın suç olarak tanımlanmadığını daha önce belirtmiştik. Tefecilik suçuna iştirak yine uygulamada sık karşılaşılmasa da TCK 39 maddesinde yer alan “yardım etme” şeklinde gerçekleşen tefecilik suçlarına uygulamada zaman zaman rastlanılmaktadır.
Zincirleme Tefecilik Suçu
Tefecilik suçu unsurları arasında tefeciliğin meslek haline getirilmiş olması, diğer bir ifade ile faiz karşılığı borç para verme işleminin birden fazla gerçekleşmesi gerektiği yer alır. Tefecilik suçu Yargıtay kararları incelendiğinde, özellikle suçun farklı mağdurlara yönelik farklı zamanlarda işlenmesi zincirleme tefecilik suçunu oluşturduğunu kabul edilmektedir.
Zincirleme Tefecilik Suçu Yargıtay Kararları
“TCK’nın 241. maddesinde tanımlanan tefecilik suçunun oluşabilmesi için kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para verilmesinin yeterli oluşu, ayrıca birden fazla kişiye sistemli olarak faiz karşılığı ödünç para verilmesinin suçun unsuru olarak aranmaması karşısında; katılan … ve mağdurlar … ile …’un soruşturma aşamasında alınan beyanları, icra takip dosyası, kolluk araştırması ve dosya kapsamına göre, sanığın kazanç elde etmek amacıyla farklı zamanlarda değişik kişilere ödünç para vermek suretiyle zincirleme biçimde tefecilik suçunu işlediğinin sabit olduğu nazara alınarak mahkumiyetine karar verilmesi yerine, sonradan dönüldüğü anlaşılan beyanlara ve oluşa uygun düşmeyen savunmaya itibar edilerek, yanılgılı değerlendirme ve yetersiz gerekçelerle yazılı şekilde beraat hükmü kurulması,
Kanuna aykırı, katılan Hazine vekili ve O yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 17.03.2016 tarih, 2014/1484 esas ve 2016/2831 sayılı kararı
Tefecilik Suçu Nedeniyle Yargılama
Kural olarak tefecilik suçu takibi şikayete tabi suçlar arasında yer almaz. Bu nedenle fail hakkında resen soruşturma yapılarak akabinde suçun unsurları oluşması ile beraber kamu davası açılmaktadır.
Suçun ceza üst sınarları dikkate alındığında ise yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemelerine ait olup, yargılama yetkisi ise yine suçun işlenmiş olduğu yer Asliye Ceza Mahkemelerine aittir. Zincirleme tefecilik suçlarında ise son icrai hareketin gerçekleşmiş olduğu yani faiz karşılığı para verme işleminin son olarak gerçekleşmiş olduğu yer Asliye Ceza Mahkemesine aittir.
Tefecilik Suçu Para Cezasına Çevrilebilir Mi?
TCK 241 maddesinden de anlaşılacağı üzere tefecilik suçları için öngörülen cezalar 2 yıl ile 6 yıl arasında hapis cezası ile birlikte 500 gün ile 5.000 gün arasında adli para cezasıdır.
Kural olarak hapis cezası ile birlikte adli para cezası öngörülen suçlar nedeniyle yapılan yargılama sonunda sanık hakkında verilen hapis cezasının ayrıca para cezasına çevrilmesi mümkün değildir. Bu nedenle tefecilik suçu nedeniyle verilen hapis cezaları ayrıca para cezasına çevrilemez.
Tefecilik Suçu Nasıl İspatlanır
Ceza hukukunda kullanılması mümkün olan her türlü delil tefecilik suçunun ispatlanmasında da kullanılabilir. Ancak özellikle zincirleme tefecilik suçunun ispatlanması konusunda ilgili hakkında Uyap (Ulusal Yargı Ağı) sorguları, tanık beyanları dikkate alınır. Ayrıca suçun mağduru ile faili arasında banka gerçekleşen EFT, Havale veya benzeri para transferleri önemli bir delil niteliğindendir. Bunun dışında ise suçun faili ile mağduru arasında mevcut icra takiplerinin bulunması, borcun kaynağının tespit edilememiş olması tefecilik suçlarının varlığına işaret olabilecek delillerdir.
Tefecilik Suçu Nasıl İspat Edilir Yargıtay Kararları
“Suç tarihinde İstanbul Barosuna kayıtlı avukat olan sanığın,….. aleyhine 45.000,00 TL bedelli senetle ilgili olarak icra takibi başlatmak üzere Çatalca ….. Noterliğince düzenlenen 17.04.2013 tarihli ve…. yevmiye sayılı vekaletname ile katılanın vekilliğini üstlenip vekalet ücreti ve masraf olarak katılandan 1.000,00 TL aldığı halde gereğine tevessül etmediği gibi sözü edilen senedi katılana iade etmeyerek icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçunu işlediği iddia ve kabul edilen somut olayda; sanığın 26.12.2016 tarihli celsedeki savunmasında, katılanın kendisine verdiği senet üzerinde 2 ya da 3 borçlunun bulunduğunu, borçluların telefon numaralarını alıp araştırma yaptığında asıl alacağın 4.000,00 TL civarında olduğunu;
bu alacağın yaklaşık 10 kat artırılmak suretiyle 45.000 TL bedelli senedin düzenlendiğini, katılanın tefecilik yaptığına dair şüphe duyması üzerine senedi katılana iade ettiğini belirtmesi, mahkemece yaptırılan kolluk araştırması sonucunda, katılanın beyanına göre senedin asıl borçlusunun Aykut Dörtgözlü olduğu ve sanığın savunmasında belirttiği diğer kişilerin ise….. ve…. isimli şahıslar olduğunun tespit edilmesi karşısında, senet borçlusu olduğu iddia edilen şahısların tanık sıfatıyla dinlenilerek suça konu senetle ilgili olarak aleyhlerine icra takibi yapılıp yapılmadığı, bu senede istinaden sanığa veya katılana ödeme yapıp yapmadıklarının sorularak varsa bu konuya ilişkin tüm bilgi ve belgelerin temin edilmesinden sonra sanığın hukuki durumunun ve suç vasfının takdir ve tayini gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde istinaf başvurularının esastan reddedilmesi,
Kabule göre de;
Yüklenen suçu 5237 sayılı Kanun’un 53/1-e madde-fıkra ve bendindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen sanık hakkında bu bentteki hak ve yetkileri kullanmaktan yasaklanması yerine, aynı madde ve fıkranın “a” bendindeki hak ve yetkileri kullanmaktan yasaklanmasına hükmolunması,
28.06.2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 81. maddesi ile değişik 5275 sayılı Kanun’un 106/3. maddesindeki düzenlemeye aykırı olarak infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin ihtarına karar verilmesi,
Hukuka aykırı bulunmuştur.
IV. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle sanığın temyiz istemi yerinde görüldüğünden Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın, 5271 sayılı Kanun’un 302/2 ve 307/5. maddeleri gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA…”
Tefecilik Suçu ve Zamanaşımı Süresi
Ceza üst sınırları itibariyle pos tefeciliği, senet kırmak şeklinde tefecilik, kredi kartı tefeciliği ve örgütlü tefecilik suçlarında zamanaşımı süresi 15 yıldır. Bu süreler içerisinde zamanaşımı süresini kesen herhangi bir hukuki işlem yapılmadığı takdirde, yargılama aşamasında fail hakkında zamanaşımı süresinin dolduğunun anlaşılması ile birlikte “düşme kararı” verilmektedir.
Tefecilik Suçu Zamanaşımı Yargıtay Kararları
“Birleşen davaya ilişkin Kale (Denizli) Cumhuriyet Başsavcılığının 24.05.2016 tarih ve 2016/142 numaralı iddianamesinde suç tarihi olarak belirtilen 16.10.2015’in senet, gerekçeli karar başlığında gösterilen 09.03.2016’nın ise sanıkların ev ve iş yerlerinde yapılan arama tarihleri olup, dosya kapsamında mevcut hukuka uygun tüm deliller ile suçtan zarar gören ve tanık beyanlarından, sanıkların en son 2012 yılında faizle borç para verdiklerinin anlaşılması ile zincirleme suçlarda suç tarihinin zinciri oluşturan son suçun işlendiği tarih olması karşısında;
Sanıklar lehine değerlendirmeyle suç tarihinin 01.01.2012 olduğunun kabulü gerektiği ve sanıkların üzerlerine atılı tefecilik suçunun suç tarihi itibarıyla lehe olan 7242 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 241/1. maddesi uyarınca belirlenecek cezasının üst haddine göre aynı Kanun’un 66/1-e ve 67/4. maddelerinde belirtilen 12 yıllık ilaveli dava zamanaşımına tabi olduğu, suç tarihi ile inceleme günü arasında da bu sürenin gerçekleştiği anlaşılmıştır.
IV. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle sanıklar müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükümlerin, 5271 sayılı Kanun’un 302/2. maddesi gereği BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 303/1-a maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanıklar hakkındaki kamu davalarının 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereğince gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle ayrı ayrı DÜŞMESİNE…”
Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 18.04.2024 tarih, 2022/9649 esas ve 2024/4320 sayılı kararı
Tefecilik Suçuna İlişkin Sık Sorulan Sorular
Tefecilik Suçunda Zamanaşımı Ne Zaman Başlar
Yukarıda da belirtildiği gibi tefecilik suçu ekonomik kazanç sağlama amacı ile verilen borç paradır. Bu nedenle suçun mağdurundan kazanç sağlamak ile birlikte zamanaşımı süresi başlamaktadır. Zincirleme tefecilik suçlarında ise son icrai hareketin gerçekleştiği andan itibaren zamanaşımı süresi başlamaktadır.
Tefecilik Suçundan Nasıl Beraat Edilir
Ceza hukukunda yer alan bütün suçların oluşması için belirli unsurların yer alması gerekir. Tefecilik suçu unsurlarının oluşması halinde fail ve failler hakkında cezalandırma yoluna gidilir. Ancak suçun oluşmaması nedeniyle tefecilik suçundan beraat kararı verilebilir.
Tefecilik Suçu Yargıtay Beraat Kararları
“Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulunun 13.07.2017 tarihli ve 2017-A-7100/29 sayılı vergi tekniği raporunda belirtildiği üzere, sanığın 2015 yılı içerisinde …’ın hesabına değişik tarihlerde 1.596.873,00 TL para gönderdiği, … tarafından geri ödemesinin 1.864.494,00 TL olarak yapıldığı, arada 267.621,00 TL fark tespit edildiği, farkın faiz ve eylemin tefecilik olarak değerlendirilerek sanığın mahkumiyetine karar verildiği anlaşılmış ise de;
Vergi İnceleme Raporunda ve mahkeme huzurunda dinlenen tüm tanıkların sanıktan faiz karşılığında para almadıklarını beyan etmeleri, yine sanığın savunmalarında, olay tarihlerinde avukatlık yapan …’a paralar verdiğini kabul etmekle birlikte …’in kendisine, “İcralık mallar ile uğraştığını, burada satılan taşınmazları alıp satıp kar ettiklerini, kendisine de girip kar edebileceğini,” söylemesi üzerine verdiğini beyan etmesi karşısında, maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, avukat olan …’ın beyanının alınarak, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin kaynağının da araştırılması, sonrasında hasıl olacak sonuca göre hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırma ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Hukuka aykırı görülmüştür.”
Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 12.06.2024 tarih 2022/8328 esas ve 2024/7214 sayılı kararı
Tefecilik Suçu Ne Kadar Ceza Alır
Tefecilik suçu için hürriyeti bağlayıcı ceza yani hapis cezası ile birlikte ayrıca adli para cezası da öngörülmüştür. Failin eyleminin TCK 241 maddesi ile uyuşması halinde 2 yıl ile 6 yıl arasında hapis cezası ile birlikte 500 gün ile 5.000 gün arasında hapis cezası verilebilmektedir.
Tefecilik Suçu Uzlaşmaya Tabi Mi?
Tefecilik suçu şikayete tabi suçlar arasında yer almadığı gibi uzlaşmaya tabi suçlar arasında da yer almaz. Soruşturma aşamasında veya yargılama aşamasında suçun mağdurunun veya suçtan zarar görenin şikayetinden vazgeçmesi failin hukuki statüsüne bir etki etmemektedir.
Tefecilik Suçu Nasıl İspat Edilir
Tefecilik suçunda sık kullanılan deliller arasında, kolluk kuvvetlerinin fail için yapılan araştırmaları, HTS kayıtları, tanık beyanları, banka hesap dekontları ve özellikle pos tefeciliği suçlarında kredi kartı ekstreleri dikkate alınmaktadır.
Tefecilik Suçu Nereye Şikayet Edilir
Pos tefeciliği, örgütlü tefecilik suçu, kredi kartı tefeciliği yada çek senet kırdırma şeklinde gerçekleşen tefecilik suçu şikayete tabi suçlar arasında yer almaz. Suçun öğrenilmesi ile beraber Cumhuriyet Savcılığı tarafından re’sen soruşturma yapılır. Bu konuda şikayet hakkını kullanmak isteyen kişilerin delileri ile birlikte en yakın Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat edebilecekleri gibi, jandarma veya emniyet gibi kolluk kuvvetlerine de müracaat ederek şikayet haklarını kullanmaları mümkündür.