Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik ve Aşağılama Suçu

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Veya Aşağılama Suçu Cezası

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu 5237 sayılı Ceza Kanunumuzun 216 maddesinde düzenlenmiştir. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu uygulamada zaman zaman; Halkı kin ve nefrete sürükleme veya halkı galeyana getirmek suçu olarak da tabir edilmektedir. Gerek TCK 216 madde metni gerekse, TCK 216 madde gerekçesini dikkate aldığımızda genel olarak iki farklı seçimlik hakaret şeklinde işlenen bir suç olduğunu söyleyebiliriz.

Bunlardan ilki “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” (TCK 216/1), diğeri ise “halkın bir kesimini aşağılama” (TCK 216/2) şeklindedir. TCK 216/3 maddesi ise dini değerlerlerin aşağılanması ve bu durumun kamu düzenini bozmaya elverişli olması şeklinde düzenlenmiştir.

Görüldüğü gibi halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu seçimlik hareketli bir suçtur. Her seçimlik hareketlerde halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama suçunun unsurları hatta fail hakkında öngörülen ceza miktarları değişiklik gösterebilir. Bu nedenle konumuzun daha iyi anlaşılabilir olması için her seçimlik hareketi ayrı ayrı başlıklar altında incelemeyi uygun görüyoruz. Yazımızın sonunda ise suçun unsurlarının daha iyi anlaşılabilmesi açısından haklı kin ve düşmanlığa tahrik suçu Yargıtay kararlarına ulaşmanız mümkündür.

Table of Contents

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama

TCK Md. 216 (1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik ve Aşağılama Suçu Cezası ve Unsurları (TCK 216/1)

Fail açısından ilk seçimlik hareket TCK 226/1 maddesinde yer alır. Buna göre halkın sosyal sınıf, ırk, din veya mezhep hatta bölge özelliklerine dayanarak bu kesim aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik şeklinde işlenmesidir. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama suçunun unsurlarının tam olarak anlaşılabilmesi için öncelikle yasa metninde geçen birkaç hukuki terim hakkında bilgi sahibi olmak gerekir.

Tahrik

Tahrik, bir kişiyi öfkelendirerek veya kışkırtarak belirli bir davranışı gerçekleştirmesine neden olma durumudur. Hukukta tahrik, cezai sorumluluğu azaltıcı bir neden olarak kabul edilebilir, ancak bu durum olayın niteliğine bağlıdır.

Sosyal Sınıf

Sosyal sınıf, bireylerin ekonomik, kültürel veya toplumsal statülerine göre farklı gruplar oluşturduğu yapıyı tanımlar. Hukukta özellikle eşitlik ilkesinin sağlanması ve ayrımcılığın önlenmesi açısından önem taşır.

Halk

Hukuk terminolojisinde “halk,” belirli bir coğrafi bölgede yaşayan, ortak değer ve çıkarları paylaşan bireylerin oluşturduğu topluluğu ifade eder. Kamu düzeni ve toplumsal barışın korunmasında önemli bir unsurdur.

Irk

Irk, bireylerin fiziksel veya biyolojik özelliklerine dayalı olarak ayrıldığı grupları ifade eder. Hukuk sistemleri, ırk temelinde ayrımcılığı yasaklar ve bu tür ayrımlar insan hakları ihlali olarak değerlendirilir.

Mezhep

Mezhep, bir dinin içinde, belirli inanç ve ibadet anlayışına dayalı alt grupları ifade eder. Hukuk, mezhepler arasındaki eşitliği koruma ve ayrımcılığı önleme yükümlülüğünü taşır.

Din

Din, bireylerin inanç ve ibadetlerini yönlendiren, manevi bir değer taşıyan sistemler bütünüdür. Hukuk, din ve vicdan özgürlüğünü temel haklardan biri olarak görür ve bu özgürlüğün ihlali, ciddi yaptırımlara bağlanmıştır.

Düşmanlık

Düşmanlık, bireylerin veya grupların birbirine zarar verme eğiliminde olduğu olumsuz bir tutumdur. Hukuki açıdan, düşmanlık içeren söylem veya davranışlar, nefret suçları kapsamında değerlendirilebilir.

Kin

Kin, birey veya gruplar arasında düşmanca duyguları tanımlayan bir kavramdır. Hukukta, kin güdülerek yapılan eylemler, genellikle daha ağır cezalarla karşılaşır, çünkü toplumsal düzeni tehdit eder.

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçunun Faili

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu fail açısından özgü bir suç değildir. Diğer bir ifade ile suçun faili herkes olabilecektir. TCK 216 maddesine göre halkı kin ve düşmanlığa tahrik ya da halkın bir kesimini aşağılama suçunun faili herkes olabilecektir.

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçunun Mağduru

TCK 216 maddesine göre suçun mağduru toplumdur. Mağdur açından da tam olarak özgü bir suç olduğu söylenemez. Ancak TCK 216/2 ve TCK 216/3 maddelerinde yer alan seçimlik hareketler ile halkın bir kesimini, sosyal sınıfı, din, mezhep veya cinsiyet ayrımcılığı ile suçun işlenmesi kısmen de olsa mağdur açısından özü suç niteliği taşıyabilecektir.

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçunda Fiili Hareketler

TCK 216/2 maddesinde düzenlenen bu suçun maddi unsuru, toplumun bir kesimini sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölgesel farklılıklar temelinde alenen aşağılamaktır. Kendine özgü bir “hareket” suçu niteliğinde olan bu fiilin cezai sorumluluk doğurabilmesi için, fıkrada belirtilen özelliklere sahip ve halkın bir kısmını oluşturan belirsiz sayıdaki bireylerin tahkir edilmesi veya aşağılanması gerekmektedir. Bu noktada TCK 125 maddesinde tanımlanan hakaret suçu ile halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu birbirinden ayrılmaktadır.

Bilindiği üzere, genel anlamda hakaret suçunun oluşabilmesi için, mağdurun belirli ve tespit edilebilir olması şarttır. Ancak TCK 216/2 maddesinde kamu düzenini ve barışını koruma amacıyla, belirli bir gruba yönelik tahkir suçuna ilişkin özel bir düzenleme getirilmiştir. Halkın belirli bir kesiminin alenen aşağılanması, somut bir tehlike teşkil eden bir suç tipi olarak tanımlanmıştır. Suçun gerçekleşebilmesi için, aşağılayıcı fiilin aleni bir şekilde işlenmiş olması gerekmektedir. Bu tür fiiller; sözlü ifadeler, yazılı metinler, basın yayın organları veya diğer iletişim araçları aracılığıyla gerçekleştirilebilir.

TCK 213, TCK 214, TCK 215 TCK, TCK 216 ve TCK 217 maddelerinde düzenlenmiş diğer suçlar ile halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunun basın yayın organları vasıtasıyla işlenmesi daha ağır cezayı gerektiren haller arasında sayılmıştır. (TCK 218)

Dini Değerleri Aşağılama Suçu

TCK 216/3 maddesinde yer alan seçimlik hakaret genellikle uygulamada “dini değerleri aşağılama suçu” olarak yer almaktadır.

Dini değerleri aşağılama suçu TCK 216/3 maddesinde “toplumun bir kesimi tarafından benimsenen dini değerlere alenen hakaret edilmesi veya bu değerlerin aşağılama kastıyla küçük düşürülmesi…” Şeklinde tanımlanmıştır. TCK 216/3 maddesinde “dini değerler,” herhangi bir inanç sistemini temsil eden ve o inanç sistemine mensup bireyler tarafından kutsal kabul edilen değerlerdir.

Bu değerler, inanç esasları, dini şahsiyetler, ibadetler, ritüeller ve ibadethaneler gibi, ilgili inanç topluluğu tarafından kutsal olarak kabul edilen her türlü sembol veya eylemi içerir. Konuyu bir örnek ile açıklamak gerekirse; İslam dininde oruç tutma, hac ibadeti, Kurban Bayramında kurban kesimi gibi değerler bu kapsamda değerlendirilebilir. Benzer şekilde, Hristiyanlıkta ya da Musevilikte kutsal kabul edilen unsurların tahkir edilmesi de aynı suçun oluşumuna yol açabilir.

Bu suçun vücut bulması için, bir halk kesiminin benimsemiş olduğu dini değerlerin alenen aşağılanmış olması yeterli değildir; ayrıca bu fiilin kamu barışını bozma tehlikesi taşıması gereklidir. Kamu barışını bozmaya elverişlilik, aşağılama eyleminin toplumdaki bireylerin barış ve huzur ortamında yaşama inancını zedelemesi veya somut bir tehlike doğurma ihtimali taşıması anlamına gelir. Bu da dini değerleri aşağılama suçunun en önemli unsurları arasında yer alır.

Dini değerlere yönelik aşağılama fiilleri yalnızca inançlarla sınırlı değildir. Dini yapılara, ibadethanelere veya kutsal mekânlara yönelik eylem ve sözleri içeren davranışlar da TCK 216/3 maddesinin unsurlarının oluşmasına zemin hazırlayacaktır. Ancak, bu suçun oluşabilmesi için hedef alınan değerlerin belirsiz bir halk kesimi tarafından kutsal kabul edilmesi gerekir. Eğer aşağılama fiili, belirli bir kişi veya kişilere yönelik ve onların mensup olduğu dinin kutsal kabul edilen unsurlarına ilişkin olarak gerçekleştirilirse halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu oluşmayıp TCK 125/2-c maddesi kapsamında değerlendirilen hakaret suçunu oluşacaktır.

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Veya Aşağılama Suçunda Soruşturma Usulü

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu, halkın bir kesimini aşağılama suçu veya dini değerleri aşağılama suçu için ayrı bir soruşturma usulü düzenlenmemiştir. Takibi şikayete tabi suçlardan olmaması nedeniyle Cumhuriyet Savcısı tarafından suçun öğrenilmesi ile beraber re’sen soruşturma yapılır. Soruşturma sonunda halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama suçu unsurlarının oluştuğunun tespit edilmesi ve yeterli delil elde edilmesi halinde şüpheli hakkında iddianame düzenlenerek kovuşturma aşamasına geçilir.

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Veya Aşağılama Suçunda Yargılama

TCK 216 maddesinde yer alan suçun ceza üst sınırları itibariyle yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemelerine aittir. Yargılama yetkisi ise suçun işlenmiş olduğu yer Asliye Ceza Mahkemesidir.

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Veya Aşağılama Suçunda Daha Ağır Cezayı Gerektiren Haller

Suça ilişkin daha ağır cezayı gerektiren haller TCK 218 maddesinde ortak hüküm başlığı altında yer alır. Genel olarak suçun basın yayın yolu ile işlenmesi halinde fail hakkında eylemine uyan ve yukarıdaki seçimlik hareketlere denk gelen cezai yaptırımlar yarı oranında arttırılarak hüküm kurulmaktadır.

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Veya Aşağılama Suçunun Özel Görünüş Biçimleri

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Veya Aşağılama Suçuna Teşebbüs

TCK 35. Maddesine göre failin işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlamasına rağmen, failin elinde olmayan nedenlerle suçu tamamlayamaması durumu olarak düzenlemektedir. Fail teşebbüs hâlinde, fail suçun tamamlanmasını hedefleyerek harekete geçmekte, ancak kendi iradesi dışında gelişen nedenlerle amacına ulaşamamaktadır. Bu durumda failin TCK 35 maddesi uyarınca daha az ceza ile cezalandırılması mümkün hale gelmektedir.

TCK 216/1 maddesinde “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçunun cezalandırılabilmesi için, failin eyleminin kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin meydana gelmesi gerekmektedir. Burada açık ve yakın tehlikenin ortaya çıkması, suçun genel unsuru ve cezalandırılma şartı olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle, kamu güvenliği bakımından böyle bir tehlike oluşmadığı takdirde suçtan dolayı failin cezalandırılması mümkün değildir. Dolayısıyla, TCK 216/1 maddesi bakımından fail hakkında teşebbüs hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.

Diğer seçimlik hareketlerin düzenlendiği TCK 216/2 ve TCK 216/3 maddelerinde ise “halkın bir kesimini aşağılama” ve “dini değerlerin aşağılanması” suçları da bir çeşit hareket suçu niteliğindedir. Hakaret suçları teşebbüse elverişli suçlar değildir. Ancak, tüm sırf hareket suçlarında olduğu gibi, icrai hareketlerin bölünmesi mümkün olduğu ölçüde bu suçlara teşebbüs de olanaklı hâle gelebilir. Örneğin, ikinci ve üçüncü fıkralardaki suçların basın ve yayın yoluyla işlenmesi durumunda, yazının basılmasına rağmen henüz dağıtılmadan ele geçirilmesi hâlinde, eylem teşebbüs aşamasında kalmış sayılacaktır. Dağıtım aşaması tamamlanmaması nedeniyle halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunun unsurları tamamlanmamış olacaktır.

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçuna İştirak

Temel ceza kanunumuzun 37. Maddesinde yer alan suça iştirak, yasalarda suç olarak tanımlanmış bir fiilin gerçekleştirilmesi kararının icrası kapsamında birden fazla kişi tarafından fikir ve eylem birliği içinde bulunulması anlamına gelir. Suçun işlenişine ilişkin iştirak hükümleri, suçun niteliği bakımından herhangi bir özel durum içermediğinden, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçuna iştirak TCK 37 ve TCK 39 maddeleri çerçevesinde mümkün kılınmıştır. TCK 216 maddesi için suçun işlenmesine her türlü iştirak şekli uygulanabilir. TCK 216 ve alt bentlerinde yer alan diğer seçimlik hareketlerin, tek bir kişi tarafından işlenebileceği gibi, birden fazla kişi tarafından müşterek şekilde de işlenebilir.

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçuna İştirak Suçlarında İçtima

Fail hakkında içtima hükümlerinin uygulanabilmesi için, failin fazla ceza suç işlemesi gerekir. İşlenen bu birden fazla suçtan dolayı fail cezai yönden sorumlu tutulur. Suçların içtimaı, ceza sorumluluğunu sınırlandırıcı bir kurum olarak işlev görmektedir.

5237 sayılı ceza kanunumuzda suçların içtimai genel olarak; Bileşik suç (TCK 43), zincirleme suç (TCK 43) ve fikri içtima (TCK 44) olarak ayrı ayrı düzenlenmiştir. TCK 216 madde metni ile haklı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu Yargıtay kararlarını incelediğimizde fail hakkında içtima hükümlerinin uygulanması mümkündür.

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Veya Aşağılama Suçunda Yargılama

Yukarıda da belirttiğimiz gibi TCK 216 maddesinde yer alan bütün seçimlik hareketler için yargılama görev ve yetkisi Asliye Ceza Mahkemesine aittir. Ceza üst sınırlarını dikkate aldığımızda sanıklar hakkında yapılacak yargılama sonucunda hapis cezası, erteleme veya adli para cezasına çevirmek gibi farklı hükümler kurulabilecektir.

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Veya Aşağılama Suçu Cezası

Yukarıda da görüleceği üzere halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu genel olarak üç farklı şekilde işlenmektedir. Tüm bu seçimlik hareketler için ayrı ayrı cezalar öngörülmüştür.

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Suçu Cezası

İlk seçimlik hareket olan halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunun cezası; TCK 216/1 maddesi uyarınca 1 yıl ile 3 yıl arasında hapis cezasıdır.

Halkın Bir Kesimini Aşağılama Suçu Cezası

TCK 216/2 maddesi ise uygulamada genellikle halkın bir kesimini aşağılama suçu olarak tabir edilir. Buna göre failin eyleminin TCK 216/2 maddesi kapsamında kalması halinde fail 6 ay ile 1 yıl arasında hapis cezası ile cezalandırılır.

Dini Değerlerin Aşağılanması Suçu Cezası

Fail açısından son seçimlik hareket ise TCK 216/3 maddesinde düzenlenmiştir. Dini değerlerin aşağılanması suçu olarak da bilinen TCK 216/3 maddesine fail bu şekilde üzerine atılı suçu işlemesi halinde yine 6 ay ile 1 yıl arasında hapis cezası ile cezalandırılmaktadır.

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Veya Aşağılama Suçunda Erteleme Kararı

Bilindiği üzere sanık hakkında verilen hapis cezasının ertelenebilmesinin en önemli kurulan bu hükmen 2 (iki) yıldan az hapis cezası olması gerektiğidir. Bunun dışında ilgilinin denetim süreleri içerisinde tekerrüre esas mükerrer suçları bulunmaması halinde erteleme kararı verilebilecektir.

Özellikle TCK 216/2 ve TCK 216/3 maddelerinde ceza üst sınırları sanık hakkında erteleme kararı verilebilmesini mümkün hale getirmektedir. Bunun dışında sanığın eyleminin TCK 216/1 maddesi kapsamında kalması ve hakkında TCK 62 maddesinde yer alan “iyi hal indirimi” uygulanması halinde kısmen de olsa erteleme kararı verilebilecek hale gelebilmektedir.

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Veya Aşağılama Suçu Adli Para Cezası

Adli para cezası hapis cezası (hürriyeti bağlayıcı ceza) yerine öngörülmüş bir cezai müeyyidedir. Kural olarak hapis cezası ile birlikte veya tek başına uygulanabilir.  TCK 216 ve devamı maddelerinde, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçundan kurulan hükmün 1 yıldan az olması halinde ve diğer şartların oluşması ile birlikte sanık hakkındaki cezanın adli para cezasına çevrilmesi mümkündür.

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu
Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu

Sık Sorulan Sorular

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Veya Aşağılama Suçunda Tutuklama Tedbirleri

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu tutuklama tedbirleri uygulanan ve katalog suçlar olarak tabir edilen suçlar arasında yer almaz. Buna karşın zaman zaman tutuklama tedbirleri uygulanması mümkündür. Tutuklama bir çeşit güvenlik tedbiri olduğundan salt tutuklama kararı verilebilecek suçlar arasında yer almaması nedeniyle şüpheli / sanık hakkında tutuklama kararı verilemeyeceği sonucu doğmaz. Bu nedenle halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçlarında da tutuklama kararı verilebilecektir.

Aşağılamak Suç Mu?

Ceza kanunumuzda sadece “aşağılamak” şeklinde bir suç tanımlaması yapılmamıştır. Buna karşın failin eyleminin yukarıda halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu unsurlarında belirttiğimiz gibi gerçekleşmesi halinde suç olarak tanımlanarak failin TCK 216/2 veya TCK 216/3 maddesi uyarınca cezalandırılması mümkündür.

Bunun dışında ceza kanunumuzda ayrıca hakaret suçu düzenlenmiştir. Aşağılama şeklinde gerçekleşen söz ve fiili hareketlerin TCK 125 maddesi kapsamında değerlendirilmesi durumunda failin hakaret suçundan yargılanması ve unsurlarının oluşması ile birlikte cezalandırılması mümkündür.

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Suçu Nasıl Oluşur?

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu genel olarak 3 farklı şekilde oluşmaktadır. Bunlardan ilki halkı kin ve düşmanlığa tahrik, halkın bir kesimini aşağılama ve dini değerlerin aşağılanması şeklindedir. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu nasıl oluşur hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmak için yukarıda sıralamış olduğumuz suçun unsurlarına ilişkin başlığımızdan daha detaylı bilgi sahibi olabilirsiniz.

Kişiyi Aşağılama Suçu

Kişiyi aşağılama suçu olarak ayrıca tanımlama ceza kanunumuzda yapılmamıştır. Buna karşın bu aşağılamanın TCK 125 maddesinde belirtilen hakaret suçunu oluşturması halinde fail hakaret suçundan yargılanabilecektir. Toplumun belli bir kesimini hedef alarak veya dini inançlara yönelik bir aşağılama halinde ise fail TCK 216 maddesi uyarınca yargılanacaktır.

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Suçu Şikayet Dilekçesi

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu şikayete tabi suçlar arasında yer almaz. Bu nedenle bu konuda suçun mağdurunun ihbar yolu ile suçu en yakın adli veya kolluk kuvvetine bildirmesi yeterli olacaktır.

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Suçu Yargıtay Kararı

Sanığın 26.03.2016 tarihli paylaşımında ellerinde uzun namlulu silahlar ve üstlerinde leşker diye tabir edilen elbise olan PKK/KCK silahlı terör örgütü mensuplarının fotoğrafının bulunması ile yazı içeriği birlikte değerlendirildiğinde, bu paylaşımların PKK/KCK silahlı terör örgütünün cebir ve şiddet içeren yöntemlerini meşru gösteren, öven ve teşvik eden içerik içerip içermediği ve 3713 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen “Terör örgütü propagandası yapmak” suçunu oluşturup oluşturmayacağının,

2. 21.01.2018 tarihli paylaşıma konu fotoğrafta savaşta yaralanmış kıyafeti olmayan bir çocuk, bu çocuğun vücudunun farklı yerlerine yerleştirilmiş tank, asker ve yaralı insan fotoğrafları ile çocuğun boynunda “TERRORISTS” yazısının bulunması dikkate alındığında Türk Silahlı Kuvvetlerinin Afrin’e düzenlemiş olduğu harekatı hedef alan bu paylaşımın, soruşturmasının Adalet Bakanlığının iznine bağlı olduğuda gözetilerek 5237 sayılı Kanun’un 301 inci maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen devletin askeri kuvvetlerini aşağılama suçunu oluşturup oluşturmadığının, karar yerinde tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,

3. Uludere Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 11.09.2018 tarihli ve 2018/147 soruşturma, 2018/79 karar numaralı ayırma kararı ile sanık hakkında “Türk Milletini, Cumhuriyeti ve Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılama, T.C. Hükümetini, yargı organlarını, askeri veya emniyet teşkilatını alanen aşağılama, terör örgütü propagandası yapmak” suçları yönünden ana dosyadan ayrılarak Uludere Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/147 soruşturma numarasına kaydı yapılan dosyanın akıbeti araştırılarak, dava açıldığının belirlenmesi halinde varsa mükerrer cezalandırılmanın önüne geçilmesi bakımından ilgili dava dosyası getirtilerek, aşamasına göre bu dava ile birleştirilmesi, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Hukuka aykırı bulunmuş Cumhuriyet savcısının temyiz istemi yerinde görülmüştür.

V. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle, Cumhuriyet savcısının temyiz istemi yerinde görüldüğünden Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesinin, 21.02.2021 tarihli, 2020/1239 Esas ve 2021/164 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 302 nci maddesinin ikinci fıkrası ve gereği, Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 28.02.2024 tarih, 2021/18579 esas ile 2024/1930 sayılı kararı

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Suçu Yargıtay Kararı 2

Sanığın olay tarihinde sosyal medya (X1) hesabı üzerinden ” demetevlerdeki suriyelilerin bu gece anasının …..(sinkaf) edilmesi lazım ” şeklinde paylaşımda bulunduğu, aşamalardaki savunmasında ani ve duygusal bir kararla paylaşımda bulunduğunu kabul ettiğini ancak kastının halkın bir kesimini aşağılamak ve onlara karşı kin ve düşmanlığa tahrik etmek olmadığını bildirdiği, Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 28/03/2013 tarih, 2013/9998 Esas ve 2013/16387 Karar sayılı kararında”Şiddeti, silahlı direnmeyi veya ayaklanmayı teşvik eden ifadeler dışında, devletin veya toplumun bir kesiminin hoşuna gitmeyen incitici, rahatsız edici, ürkütücü bilgi ve düşünceler ifade özgürlüğü kapsamında olup…” denilmek suretiyleifade özgürlüğünün belli sınırlar dahilinde kullanılması gerektiği belirlenmiştir.

Somut olayda 03/04/2017 günü Ankara/Yenimahalle ilçesi A1 mahallesi civarında Suriyeli göçmenlerle vatandaşlarımız arasında çıkan tartışma neticesinde olayın sosyal medyaya yansıması üzerine sanığın 07/07/2017 tarihinde sosyal medya (X1 hesabı üzerinden ” A1deki suriyelilerin bu gece anasının …..(sinkaf) edilmesi lazım ” şeklinde yapmış olduğu paylaşımın halkın bir kesimine karşı şiddeti teşvik eden ifade içermesi nedeniyle eylemin halkı kin ve düşmanlığa alanen tahrik etme suçunu oluşturduğu anlaşıldığından sanığın kastının bulunmadığına yönelik savunmasına itibar edilmemiştir. Sanığın eylemini kamuya açık sosyal medya hesabından paylaşımda bulunmak suretiyle işlediği anlaşıldığından TCK’nın 218/1 maddesinin uygulanması ihtimaline binaen ek savunması alınmış ve verilen cezasında bu madde uyarınca arttırım yapılmıştır.

Sanık K1 hakkında Ayvalık 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 07/06/2018 tarih, 2018/157 Esas ve 2018/415 Karar sayılı kararı ile halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme suçundan verilen beraat hükmüne yönelik Cumhuriyet savcısının başvurusunun CMK.nın 279. maddesinde düzenlenen reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçilmesi ve Dairemizce davanın yeniden görülmesi kararı üzerine yapılan duruşma ve yargılaması sonucunda hukuka aykırı olduğu anlaşıldığından CMK.nın 280/2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesince sanık hakkında halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme suçundan verilen beraat hükmünün kaldırılarak; sanığın üzerine atılı halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme suçunu işlediği sabit olduğundan eylemine uyan TCK’nın 216/1, 218/1 maddeleri gereğince cezalandırılmasına, koşulları oluştuğundan CMK’nın 231/5 maddesi gereğince sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair aşağıdaki şekilde istinaf hükmü verilmiştir.

İSTİNAF HÜKÜMLERİ:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

SanıkK1 hakkında İlk Derece MahkemesiAyvalık 1. Asliye Ceza Mahkemesince 07/06/2018 tarih, 2018/157 Esas ve 2018/415 Karar sayılı kararı ile halkı kin ve düşmanlığa alanen tahrik etme suçundan verilen beraat hükmünün CMK’nın 279. maddesinde düzenlenen istinaf başvurularının reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçilmesi ve Dairemizce davanın yeniden görülmesi kararı üzerine yapılan duruşma ve yargılaması sonucunda hukuka aykırı yönleri olduğu anlaşıldığından CMK.nın 280/2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin hükmüKALDIRILARAK;

1-Sanık K1’inüzerine atılı halkı kin ve düşmanlığa alanen tahrik etme suçunu işlediği sabit olduğundan eylemine uyan TCK’nın 216/1 maddesi gereğince suçun işleniş şekli ve fiilin özellikleri dikkate alınarak takdiren 1 YIL HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,

2-Sanığın eylemini basım ve yayın yolu sayılan herekese açık sosyal medya hesabını kullanmak suretiyle işlediği anlaşıldığından verilen cezasında TCK’nın 218/1 maddesi gereğince amaç ve saiki dikkate alınarak takdiren 1/6 oranında artırım yapılarak 1 YIL 2 AY HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,

3-Sanığa verilen cezada geçmişteki hali ve verilen cezanın geleceği üzerindeki olası etkileri dikkate alınarak TCK’nın 62/1 maddesi gereğince takdiren 1/6 oranında indirim yapılarak11 AY 20 GÜN HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesinin 16.09.2019 tarih ve 2018/3690 esas ile 2019/1737 sayılı kararı

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Suçu Yargıtay Kararı 3

5237 sayılı TCK’nin 216/2. maddesinin gerekçesinde “Maddenin ikinci fıkrasında halkın sosyal sınıf ırk din mezhep cinsiyet veya bölge bakımından farklı bir kesiminin alenen aşağılanması suç sayılmıştır. Suçun oluşması için fıkrada belirtilen özelliklere sahip ve halkın bir kesiminini oluşturan gayrımuayyen sayıdaki kişilerin aşağılanması, tahkir edilmesi gerekir. Bu fıkrada, kamu barışını korumak amacıyla halk kesimlerinin alenen aşağılanması, suç olarak tanımlanmıştır.” şeklinde açıklama yapılmıştır.

Bu fıkradaki suçun oluşması için, bir topluluğun, maddede belirtilen sebepler ırk, din, mezhep, cinsiyet, sosyal sınıf ve bölge farklılığına dayanarak aşağılanmış olması gerekir, bunların dışındaki bir gerekçe ile halkın bir kesiminin aşağılanması halinde bu suç oluşmayacaktır.

Aşağılama, tahkir etmek, küçük görmek, onur kırmak anlamına gelmektedir. Suçun tamamlanması için alenen aşağılama yeterli olup, bu eylem nedeniyle halkın bir kesiminde kendisinin aşağılanmış olduğu duygusu veya bu kesimden birilerinin şikayetçi olması ya da bu aşağılama nedeniyle toplumsal barışın bozulmasına gerek yoktur.

Maddede geçen “bölge” kavramı ise, sosyal bilimlerde, seçilmiş tanımlayıcı ölçütler bakımından türdeşlik ve bütünlük taşıyan, çevresindeki alanlardan bu ölçülerle ayırt edilen alan olarak tanımlanmaktadır. Bölge bir veya birden fazla özelliklerine göre de tanımlanabilir. Toplumsal bilimlerde etnik, kültürel ya da dilsel özellikler iklim ya da topografik koşullar, sınai veya kentsel gelişmişlik-yoğunluk, yönetsel birimler, ekonomik uzmanlaşma, bölge tanımında kullanılan özellikler olabilmektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 27.10.1998 tarihli kararında bölgeyi “idari veya ekonomik birlik, toprak veya iklim koşullarına göre belirlenen toprak parçası” olarak tanımlamıştır.

Suçun oluşumuna ilişkin genel nitelikteki bu açıklamalardan sonra yargılamaya konu somut olay yönünden yapılan değerlendirmede;

Sanığın facebook soyal paylaşım sitesi üzerinden alenen paylaştığı “Ancak batıda yaşayıp kendi halkı üzerindeki zulme duyarsız kalarak var olan iktidardan daha alçaktır” şeklindeki sözleri, ilk derece mahkemesince halkın bir kesimini bölge farklılığına dayanarak aşağılama olarak değerlendirilmiştir.

Suça konu söz dizisi incelendiğinde, “batıda yaşama” kavramıyla kastedilmek istenilen şeyin ne olduğu, ülkenin batısı mı yoksa batı ülkeleri mi olduğunun anlaşılamadığı, bir veya birden fazla özelliğine göre (idari, ekonomik, iklim, toprak, etnik, kültürel, kırsal, kentsel gibi) çevresindeki alanlardan bir takım ölçütlere göre ayırt edilmek istenilen alanın ne olduğunun somutlaştırılamadığı görülmektedir. İlk bakışta, ülkenin batısı bölgesinde yaşayan insanların aşağılanıldığı düşünülecek olsa bile, bunun bir yanılgıdan ibaret olduğu, ülkenin batı bölgesinde olan insanların değil, batıda yaşayıp istenilen tepki ve duyarlılığı göster(e)meyen belirsiz kişiler için suça konu sözün söylendiği, oysa yasa maddesine göre halkın bir kesiminin sadece bölge farklılığına dayanarak diğer kesimine karşı aşağılanması gerekmektedir.

Burada aşağılanan ülkemizin doğusuna göre, batı bölgesinde yaşayan insanlar olduğunun belirlenemediği gibi, aşağılanana göre karşılaştırma yapılan diğer karşı gurupta söz dizisinden anlaşılamamaktadır.

Ceza yargılaması uygulamalarında, genişletilen ve kıyas düzeyine varan yorumlarla suçun varlığına hükmedilemeyeceği, bu itibarla yasal sınırlılıkla belirlenen farklılıkları aşağılamaya yönelmeyen sözlerin, dolaylı ve zorlayıcı soyutlukla unsurların genişletilmesi suretiyle, TCK’nin 216/2. maddesindeki suçun oluştuğunun kabul edilmesinin mümkün bulunmadığı birlikte değerlendirildiğinde, sanığın üzerine atılı suçun yasal unsurları oluşmadığından beraatine dair karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

A) Konya 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.01.2017 gün ve 2016/273 esas 2017/29 karar sayılı hükmünün, CMK’nin 280. maddesi 2. fıkrası uyarınca KALDIRILMASINA,

B) 1-Sanığın üzerine atılı bulunan “Halkın bir kesimini sosyal sınıf din, mezhep cinsiyet, bölge farklılığına dayarak alanen aşağılama” suçunun yasal unsurları oluşmadığından CMK’nin 223/2-a maddesi gereğince BERAATİNE,

Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 02.05.2017 tarih ile 2017/81 esas ve 2017/90 sayılı kararı

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu (Özet)

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama suçu ve cezası konusunda yapmış olduğumuz detaylı bilgilendirmeleri özetlemek gerekirse; suç seçimlik hareketli bir suç olup,

  1. Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Suçu (TCK 216/1)
  2. Halkın Bir Kesimini Aşağılama Suçu (TCK 216/2)
  3. Dini İnançları Aşağılama Suçu (TCK 216/3)

Gibi seçimlik hareketlerle işlenen bir suçtur. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu cezası ile TCK 216/1 maddesi durumunda 1 yıl ile 3 yıl arasında hapis cezası diğer seçimlik hareketlerin söz konusu olması halinde ise fail 6 ay ile 1 yıl arasında hapis cezası ile cezalandırılmaktadır.

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir